MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; maliki oldukları konutu, dava dışı ...isimli şahsa 05.07.2010 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli sözleşme ile kiraladıklarını, davalının da sözleşmede kefil olduğunu, aidatların ödenmemesi nedeniyle yapılan icra takibi sonucu dava konusu taşınmazı davalının kullandığını öğrendiklerini, kiracı ile aralarındaki kira sözleşmesinin 5. maddesi hükmüne rağmen kiracının kiralanan taşınmazı kız kardeşi olan davalıya devretmiş olması sebebiyle akde aykırı davranıldığını belirterek, taşınmazı fuzuli işgal etmekte olan davalının müdahalesinin meni ile tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; taşınmazın kız kardeşi tarafından müştereken kullanılmak üzere kiralandığını, kız kardeşinin yaklaşık 5 aylık dönem sonunda taşınmazdan ayrılarak başka adrese taşındığını, kendisinin kira akdinin imza edildiği tarihten bu yana kesintisiz olarak taşınmazda ikamet ettiğini, kira sözleşmesinin yapıldığı tarihten itibaren sözleşmede bahsi geçen depozito da dahil tüm kira aidat gibi ödemelerin kendisi tarafından yapıldığını, davacıların bu durumu bildiğini, kız kardeşinin taşınmazdan ayrıldıktan sonra ailesi ile birlikte ikamet etmeye devam ettiklerinin komşular tarafından da bilindiğini, davacıların yönetim toplantılarına katıldıklarından bu durumu bilmemelerinin mümkün olmadığını, kira kontratı yapıldıktan sonra her yıl kira artırımını da kendisi ile davacıların görüşerek yaptıklarını, davacıların zımnen muvafakat gösterdikleri kira ilişkisinin devrine rağmen, sözleşmeye aykırı kira artış talebinin müvekkili tarafından kabul edilmemesi üzerine tahliye sağlamak amacı ile fuzuli işgal sebebi ile tahliye talepli dava açmış olmalarının hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, kira sözleşmesinin davalıya devredilmesine davacıların zımmen muafakat ettikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TBK'un 322. maddesine göre Alt kira, konut ve çatılı iş yeri kiralarında kiraya verenin yazılı izni ile kiracının kiralananı 3. bir kişiye kiralaması olarak tanımlanabilir. Kiracılığın devri ise TBK'un 323. maddesi uyarınca kiraya veren, kiracı ve kiralananı devralan üçüncü kişi arasında yapılan bir sözleşmedir. Bu devir sözleşmesi birlikte yapılabileceği gibi kiracı ile 3.kişinin anlaşmalarına kiraya verenin muvafakat vermesi ile de gerçekleşebilir. Kiracılığın devrinde ilk kiracı devreden çıkar ilk kiracının tüm hak ve yükümlülükleri devralan kiracıya geçer, devralan kiracı kiraya verene karşı sorumlu olur.
Somut olayda; Davacının dayandığı ve dava konusu taşınmaza ait kira sözleşmesi 05.07.2010 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli olup, kiraya veren davacılar ile kiracı dava dışı ...arasında düzenlenmiştir. Sözleşmenin hususi şartlar 5. Maddesinde kiracının kiralananı kısmen veya tamamen devir veya ciro edemeyeceği kararlaştırılmış olup bu hüküm tarafları bağlar. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 323. Maddesinde kiracının, kiraya verenin yazılı rızasını almadıkça, kira ilişkisini başkasına devredemeyeceği hükmü düzenlenmiş olup, davalı kiralananın, davacıların muvafakati ve yazılı rızası ile kendisine devredildiği hususunu ispat edememiştir. Kira bedellerinin davalı tarafından davacıların banka hesabına ödenmesi de davacının sözleşmenin devrine onay verdiğini göstermez. Kaldı ki, 2015 yılının mayıs ayına kadar olan kira ödemelerin büyük bir çoğunluğunda "...kira ödemesi" şerhi bulunmaktadır. Bu nedenle kira ilişkisinin davalıya devredildiğinden bahsedilemeyeceği için davalının fuzuli şagil olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, kiralananın, sözleşmedeki devir yasağına rağmen davalıya devredildiğinin anlaşılması karşısında Mahkemece fuzuli işgalci durumunda bulunan davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.